IV Flakon
GlaxoSmithKline
Etken Madde(ler):
Amoksisilin sodyum 1 g, Potasyum klavulanat 200 mg
Piyasa Şekilleri:
1 i.v. flakon ve 20 ml'lik çözücü içeren ambalajlarda.
Kullanım Şekli:
İntravenöz enjeksiyon veya infüzyonda mutod doz: Yetişkinler ve 12 yaşın
üstündeki çocuklarda doz 8 saatte bir 1,2g'dır. Çok ağır
enfeksiyonlarda 6 saatlik aralarla tekrarlanarak doz artırılır. 3 ay-12
yaş arası çocuklarda doz 8 saatte bir 30 mg/kg’dır. Çok ağır
enfeksiyonlarda 6 saatlik aralarla tekrarlanarak doz artırılabilir. 0-3
ay arası çocuklar prematüre bebeklerde ve perinatal süre içinde bulunan
bebeklerde her 12 saatte bir 30 (25+5) mg/kg’dır, daha sonra 8 saatte
bir olarak artırılır. Cerrahi profilakside dozaj: Hastanın enfeksiyon
riski taşıdığı dönem sırasında korunması amaçlanmıştır. Buna göre
yetişkinlerde 1 saatten az süren cerrahi girişimler için, anestezi
indüksiyonu sırasında i.v. olarak uygulanan 1.2 g Augmentin yeterli
başarı sağlanmaktadır. Uzun süreli operasyonlarda Augmentin İntravenöz
1.2 g’ın takip eden dozları gerekebilir (24 saatte 4 doza kadar). Ve
eğer ameliyat, enfeksiyon riski artışlarında ciddiyet taşıyorsa bu
uygulamaya birkaç gün devam edilmelidir. Ameliyatta bariz enfeksiyon
belirtilerinin görülmesi halinde, postoperatif olarak mutad intravenöz
veya oral Augmentin tedavisi gerekir. Renal bozuklukta dozaj:
Yetişkinler: Hafif bozuklukta (kreatinin klirensi >30 ml/dakika)
dozaj değiştirilmez. Orta derecede bozukluk (kreatinin klirensi 10-30
ml/dakika) 1,2 g ile tedaviye başlanıp, 12 saatte bir 600 mg ile devam
edilir. Şiddetli bozukluk (kreatinin klirensi <10 ml/dakika) 1,2g ile
tedaviye başlanıp, 24 saatte bir 600 mg devam edilir. Diyaliz
Augmentinin serum konsantrasyonlarını azaltır, diyaliz sonunda ve
diyaliz esnasında ilave bir 600 mg doz verilmesi gerekebilir. Çocuklar :
Çocuklar için benzer şekilde dozajda azaltma yapılmalıdır. Çocuklar ve
yetişkinler için tedavi, yeniden bir tetkik yapılmaksızın 14 günden
fazla devam ettirilmemelidir.
Endikasyonları:
Üst solunum yolu enfeksiyonları: Haemophilus influenzae ve Moraxella
(Branhamella) catarrhalis'in beta-laktamaz üreten suşlarının neden
olduğu farenjit, otitis media, sinüzit, tonsillit. Alt solunum yolu
enfeksiyonları: Haemophilus influenzae ve Moraxella (Branhamella)
catarrhalis'in beta-laktamaz üreten suşlarının neden olduğu akut ve
kronik bronşit, farenjit, pnömoni, ampiyem, akciğer abseleri. Deri ve
yumuşak doku enfeksiyonları: Staphylococcus aureus (metisiline dirençli
suşlar hariç), Escherichia coli ve Klebsiella türlerinin beta-laktamaz
üreten suşlarının neden olduğu selülit, abse, yara enfeksiyonları,
intraabdominal sepsis. Üriner sistem enfeksiyonları: Escherichia coli,
Klebsiella türleri ve Enterobacter türlerinin beta-laktamaz üreten
suşlarının neden olduğu sistit, üretrit, piyelonefrit, puerperal
enfeksiyonlar, septik abortus. Ampisiline duyarlı mikroorganizmaların
neden olduğu enfeksiyonlarda da kullanılır. Bu nedenle, ampisiline
duyarlı ve beta-laktamaz üreten mikroorganizmalar amoksisiline duyarlı
olduğundan bu organizmaların neden olduğu karma enfeksiyonlarda başka
bir antibiyotik ilavesine gerek yoktur. Çünkü amoksisilinin
Streptococcus pneumoniae'ya karşı in vitro aktivitesi ampisilin veya
penisilinden fazladır. Ampisilin veya penisiline orta derecede
duyarlılık gösteren Streptococcus pneumoniae suşlarının çoğu
amoksisiline duyarlıdır.
Kontrendikasyonları:
Penisiline karşı alerjik reaksiyon hikayesi olan hastalarda
kontrendikedir. Diğer beta-laktam antibiyotiklerle (örn:
sefalosporinler) çapraz duyarlılık ihtimaline dikkat edilmelidir.
Önceden amoksisilin/klavulanik asit veya penisilin tedavisi ile birlikte
sarılık/karaciğer fonksiyon bozukluğu öyküsü bulunanlarda
kontrendikedir.
Uyarılar:
Penisiline ve/veya birden çok alerjene aşırı duyarlılığı olanlarda daha
sık olmak üzere, ciddi ve bazen fatal aşırı duyarlılık reaksiyonları
görülebilir. Tedaviye başlanmadan önce hastanın penisilin, sefalosporin
ve diğer allerjenlere karşı reaksiyon geliştirip geliştirmediği
sorgulanmalıdır. Allerjik reaksiyonların geliştiği durumlarda, kullanıma
son vererek, uygun tedaviye başlanmalıdır. Ciddi anaflaktik
reaksiyonlar epinefrinle acil müdahaleyi gerektirir. Ayrıca gerekirse,
oksijen ve intübasyonu içeren hava yolu tedavisi yanında IV steroidler
uygulanmalıdır. Hemen hemen tüm antibakteriyel ajanlarla, değişik
şiddette (hafif/yaşamı tehdit eden) psödomembranöz kolit
görülebilmektedir. Uygulamaya takiben diyare görülen hastalarda bu durum
gözönünde bulundurulmalıdır. Hafif derecedeki psödomembranöz kolit
vakalarında tedaviye son vermek yeterli olur. Orta-şiddetli vakalarda,
sıvı ve elektrolit verilmeli, protein takviyesi yapılmalı ve kolitte
klinik olarak etkili bir antibakteriyelle tedaviye geçilmelidir.
Mononükleozlu hastalarda, eritematöz deri lezyonları gelişebileceğinden
bu tip kişilerde kullanımı önerilmemektedir. Geri dönüşümlü bir hepatik
toksisite oluşabileceğinden, hepatik fonksiyon bozukluğu olan
hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Tedavi süresince, mikotik ya da
bakteriyel patojenlerle süper enfeksiyon görülebilmektedir.
Süperenfeksiyon oluşması durumunda, uygulamaya son vererek, uygun
tedaviye başlanmalıdır. Uzun süreli tedavilerde renal, hepatik ve
hematopoietik fonksiyonlar kontrol edilmelidir. Gebelik kategorisi
B'dir. Gebelik ve emzirme döneminde kullanımı ile ilgili yeterli çalışma
olmadığından, hamile ve emzirenlerde, ancak potansiyel yararının fazla
olduğu durumlarda kullanılmalıdır.
Yan Etkileri:
Yan etkiler, genellikle hafif ve kısa sürelidir. En sık görülen yan
etkiler, bulantı, kusma, diyare, deride kızarıklık, ürtiker ve
vajinittir. Ampisilin sınıfı antibiyotiklerle görülen advers etkiler
Gastrointestinal: Diyare, bulantı, kusma, hazımsızlık, gastrit,
stomatit, glossit, mukokütanöz kandiyazis, enterokolit ve hemorajik/
psödomembranöz kolit. Aşırı duyarlılık reaksiyonları: Deri
kızarıklıkları, prürit, ürtiker, anjiyoödem, serum hastalığı-benzeri
reaksiyonlar (artrit, artalji, miyalji ve sıklıkla ateşin eşlik ettiği
ürtiker veya deri kızarıklığı), eritema multiforme (nadiren
Stevens-Johnson Sendromu), bazı vakalarda eksfolyatif dermatit, toksik
epidermal nekroliz. Bu tip reaksiyonlar görüldüğünde ilaç kesilmelidir.
Karaciğer: AST (SGOT) ve/veya ALT (SGPT) düzeylerinde hafif bir artış
ortaya çıkabilir. Ancak bunun klinik açıdan anlamı bilinmemektedir.
Hepatik disfonksiyon bulguları tedavi sırasında veya tedaviden birkaç
hafta sonra ortaya çıkabilir. Genellikle geri dönüşümlüdür. Renal:
Seyrek olarak interstisyel nefrit ve hematüri ortaya çıkabilir.
Hematolojik ve Lenfatik Sistemler: Hemolitik anemiyi de içerebilen
anemi, trombositopeni, trombositopenik purpura, kanama zamanı ve
protrombin zamanında uzama, eozinofili, lökopeni ve agranülositoz
görülebilir. Bu reaksiyonlar tedaviye son verildiğinde düzelmektedir.
Genellikle hipersensitiviteye bağlı olduğu düşünülür. Santral Sinir
Sistemi: Nadiren, ajitasyon, anksiyete, geçici hiperaktivite, konfüzyon,
konvülsiyonlar, baş dönmesi, uykusuzluk ve davranış değişiklikleri
oluşabilir.
İlaç Etkileşimleri:
Bazı hastalarda kanama zamanının ve protrombin zamanının uzamasına neden
olabilir. Antikoagülan tedavisi gören hastalarda dikkatli
kullanılmalıdır. Probenesid amoksisilinin renal tubüler sekresyonunu
azalttığı için, birlikte devamlı kullanımı, amoksisilinin plazmada
bulunma zamanı ve konsantrasyonunu artırabilir. Disulfiram ile birlikte
kullanılmasından kaçınılmalıdır. Diğer geniş spektrumlu antibiyotiklerde
de olduğu gibi, oral konraseptiflerin etkisini azaltabilir. Allopurinol
ile ampisilinin birlikte kullanılması halinde sadece ampisilini
kullanan hastalara göre deride kızarıklık insidansı yükselebilir ancak,
amoksisilinin allopurinol ile kullanımına ait veri yoktur. Benedict
belirteci ile idrarda glukoz reaksiyonu ve Coombs testi yanlış pozitif
sonuç verebilir. Bu nedenle enzimatik glukoz oksidaz reaksiyonunu temel
alan glukoz testlerinin kullanılması önerilir.